Şehir Plancıları Odası'ndan 'Büyükşehir' isyanı

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliğ (TMMOB) Şehir Plancıları Odası (ŞPO), ‘Büyükşehir Kanun Tasarısı’nın yerel yönetimleri ilkesizliğe ve çöküşe sürükleyeceğini savundu.

 

17.10.2012

Tasarının köylerde yoksullaşmayı arttıracağına dikkat çeken ŞPO, “Düzenlemeyle geniş bir imar affına kapı açılıyor” vurgusunu yaptı. 1591 belde belediyesiyle 16 bin 82 köyün tüzel kişiliğinin sona ereceğini kaydeden ŞPO, “Genişletilen sınırlar belediyelerin ve belediye başkanının toplumdan kopması anlamına gelir” tespitini yaptı. ŞPO’nun itirazları şöyle...

Ciddi sorunlar yaşanacak
Ayrımsız biçimde beldelerin kapatılması sonucunda en yakın belediye hizmetinin ilçe merkezinden karşılanacak olması nedeniyle, hizmete erişimde ve kararlara katılımda, ciddi sorunlar yaşanacak. Turizm açısından önem taşıyan bazı yerleşmelerde, belediye teşkilatının kapanması, hizmetin daha uzak bir merkezden verilmeye çalışılmasına neden olacak.

Karmaşa için davetiye
Yapılan düzenlemeyle bir yandan ilin genelinde belediyeler halktan uzaklaşırken, kent merkezlerinde ise belediye sayısında artış yaşanmış, karmaşaya davetiye çıkarıldı. Yerleşmenin tarihiyle, kültürüyle ne derece bağdaştığı tartışmalı, atama isimlendirmelerle yerleşmeler kendi tarihlerinden ve kültürlerinden uzaklaştırılacak.

Yerel kültür yok olacak
“Tasarıyla büyükşehire dönüşen illerin sınırları içindeki tüm köy ve beldelerin mahalleye dönüştürülmesi, yerel yönetim kültürünün pek çok yerleşmeden silinmesine, ortadan kalkmasına neden olacak. Düzenleme yerel yönetim kültürünü ortadan kaldıracak hatta yok edecek.

Hizmette aksamalar olacak
Büyükşehire dönüşen illerin merkezlerinde bir büyükşehir belediyesi, bir ya da iki ilçe belediyesi oluşturulması, merkez açısından belediye sayısında bir artışa neden olsa da, coğrafi yapı ve iklim koşulları da dikkate alındığında, geniş alana yayılan diğer ilçelerin sınırları içinde hizmette önemli aksamalar yaşanacak.

Çöküşe sürükleniyor
Ülkenin büyükşehire dönüştürülen bazı illerinde İl Özel İdareleri kapatılırken, bazı illerinde ise tam tersine daha da güçlendirilmekte, görev ve sorumluluk alanı daha da genişlemektedir. Bu ikili anlayış ülkemizde yerel yönetim sistemini ilkesizliğe ve çöküşe sürükleyecek.

İmar affına kapı açıyor
Düzenlemedeki bir madde köylerimizi yozlaştıran, kıyı alanlarını işgal eden, sit alanlarını ve korunması gereken doğal değerleri tahrip eden ve aslen yıkılması gereken tüm yapıların da bir anda affedilmesi anlamına gelmektedir. Bu kararın vahim sonuçları, bu yerleşmelerde yaşanacak ilk depremde ortaya çıkacaktır. Bir yandan riskli yapıların yıkılmak istendiği bir ortamda, kaçak yapılmış ve salt bu nedenle dahi riskli yapı niteliğine sahip olan yerlerin affı kabul edilemez bir çelişkidir. Bu düzenleme tam anlamıyla imar affı anlamına geliyor.”